Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Yenidoğan Çetesi Skandalının Ardından Erdoğan’ın Sağlık Sistemi Savunması Ne Kadar Gerçekçi?

    Yenidoğan Çetesi Skandalının Ardından Erdoğan’ın Sağlık Sistemi Savunması Ne Kadar Gerçekçi?

    Aykırı İçerik KolektifiAykırı İçerik Kolektifi22 Ekim 2024, 18:45
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı açıklamada, “Yenidoğan çetesi” vakasıyla ilgili sözleri, sağlık sistemi ve siyaset üzerindeki sorumlulukları örtbas etmeye yönelik tehlikeli bir yaklaşıma işaret ediyor. Erdoğan, 22 yıllık iktidar süresince sağlık sisteminde devrim yaptığını iddia ederek, yaşanan skandalı sistemin bir sorunu olarak kabul etmeyip ve eleştirileri “vicdan tutulması” olarak nitelendiriyor. Ancak bu tavır, halkın yaşadığı derin güvensizlik duygusunu ve sistematik sorunları göz ardı etmektedir.

    Bebeklerin Ölümü Üzerinden Sorgulama Yapmak Vicdansızlık mıdır?

    Erdoğan’ın açıklamasında en dikkat çekici noktalardan biri, bebek ölümlerini gündeme getirenlerin siyaset yaptığı suçlamasıdır. Bu tür bir olayda halkın, gazetecilerin, muhalefet partilerinin ve sivil toplumun sorular sorması, iktidarın şeffaflığını talep etmesi bir görevdir. Yenidoğan bebeklerin yaşam hakkı gibi hassas bir konuda bile sorumluluk almaktan kaçınmak, eleştirileri bastırmak için kullanılan “vicdansızlık” söylemi, sağlıklı bir demokraside kabul edilemez. Siyaset, toplumsal sorunları çözme aracı olmalıdır. Bebek ölümleri gibi korkunç olayların araştırılması ve sağlık sistemindeki hataların giderilmesi, siyasetin temel sorumluluk alanlarından biridir.

    “Bir Avuç Haysiyetsiz” Söylemi ve Sistemi Aklama Çabası

    Erdoğan’ın, “Bir avuç haysiyetsiz yüzünden sağlık ordumuzu kimse töhmet altında bırakamaz” demesi, çürük elmaların varlığına atıf yaparak sağlık sisteminin geneline yönelik eleştirileri savuşturma çabasıdır. Ancak bu ifade, olayın ciddiyetini küçümsemekle kalmıyor, aynı zamanda sistemin içindeki yapısal sorunların görmezden gelinmesine neden oluyor. Birkaç çürük elmanın sistemde var olması, sistemin kendisinin kusursuz olduğu anlamına gelmez. Asıl mesele, bu tür olayların nasıl mümkün olabildiği ve neden zamanında müdahale edilemediğidir. Eğer sağlık sisteminde denetim mekanizmaları sağlıklı çalışmıyorsa, bu tür skandalların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Bu noktada eleştirilmesi gereken şey, “birkaç haysiyetsiz” dahil olmak üzere, başta onları ortaya çıkaran sistemin kendisidir.

    Sağlıkta “Devrim” İddiası Ne Kadar Gerçekçi?

    Erdoğan’ın sağlıkta “devrim” yaptıklarını söylemesi, son yıllarda sağlık sisteminde artan sorunları görmezden gelen bir iddiadır. Hastanelerdeki uzun kuyruklar, doktorların yetersiz çalışma koşulları, tıbbi malzeme eksiklikleri ve sağlık personeline yönelik şiddet gibi sorunlar, Türkiye’nin sağlık sisteminin ne kadar zorlandığını göstermektedir. Ayrıca, bebek ölümleri gibi trajik olayların yaşanması, sistemin içindeki ciddi aksaklıklara işaret etmektedir. “Dünyanın en iyi sağlık sistemi” söylemi, yaşanan bu tür sorunların boyutlarını gizlemeye yetmez.

    Fırat Sarı ve “Terör” İddiası: Siyaset Mi, Manipülasyon Mu?

    Erdoğan’ın açıklamasında dikkat çeken bir diğer unsur ise, Fırat Sarı’nın geçmişte “terör” suçlamasıyla yargılandığını belirtmesidir. Ancak burada asıl mesele, olayın Sarı’nın geçmişi değil, şu anda sağlık sisteminde nasıl bir yapının olduğu ve bu yapının neden denetlenmediğidir. Sarı’nın İyi Parti üyesi olduğunu söylememesi ise siyasi hesaplar üzerine kurulmuş bir manipülasyonun işareti olabilir. Önemli olan, Sarı gibi isimlerin geçmişinden çok, şu anki pozisyonlarında nasıl bir role sahip olduklarıdır.

    Sağlık Sistemindeki Yapısal Sorunlar ve Sorumluluk

    Erdoğan, sağlık sisteminin hatalarını kabul etmek yerine, bu tür olayları “birkaç çürük elma”ya indirgemeye çalışıyor. Ancak bu yaklaşım, halkın sağlık sistemine duyduğu güveni sarsıyor. Sağlık gibi kritik bir alanda, şeffaflık ve hesap verebilirlik temel ilkeler olmalıdır. Aksi takdirde, bu tür skandalların tekrar etmesi kaçınılmaz olur. Erdoğan’ın söylemi, sağlık sistemindeki yapısal sorunların üzerini örtmekten öteye geçmiyor. Halk, sağlık sistemine güven duymak isterken, bu tür olaylar ve açıklamalar, bu güveni daha da zedeliyor.

    Erdoğan’ın “Yenidoğan çetesi” vakası üzerine yaptığı açıklama, halkın yaşadığı güvensizlik ve hayal kırıklığını anlamaktan uzak. Bu tür olayların sorumluluğunu birkaç kişiyle sınırlamak yerine, sistemdeki denetim eksiklikleri, liyakatsizlik ve şeffaflık sorunları üzerine düşünmek gerekmektedir. Toplumsal bir mesele olan sağlık sistemi, sadece bir avuç kişinin suçu değil, yapısal sorunların bir yansımasıdır ve bu sorunlar çözülmedikçe, halkın sağlık sistemine olan güveni tekrar tesis edilemeyecektir.

    Bir Avuç Haysiyetsiz Sağlık Sistemi vicdan tutulması Yenidoğan Çetesi
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıSoğuk Algınlığını hafifletmek mümkün
    Sonraki Yazı Hollanda etnik ayrımcılıkta, Fransa ise dinsel ayrımcılıkta zirvede

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.