Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Kararı: Gerçek Adalet mi, Yok Hükmü mü?
    Güncellendi:25 Kasım 2024, 12:44

    Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Kararı: Gerçek Adalet mi, Yok Hükmü mü?

    Doruk ManisalıDoruk Manisalı25 Kasım 2024, 12:42
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM), İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gerekçesiyle tutuklama emri çıkardığını duydunuz mu?

    Şimdi, bu kulağa gerçekten büyük ve etkileyici bir gelişme gibi geliyor, değil mi?

    Ancak biraz düşününce, bu kararın ne kadar hayata geçirilebilir olduğunu sorgulamak gerekiyor. Yani, bir yandan “Adalet yerini buluyor!” diye sevinmek istiyorsunuz ama diğer yandan “Gerçekten mi?” diye düşünmeden edemiyorsunuz.

    UCM Kararları Neden Uygulanamıyor?

    Öncelikle şunu anlamamız lazım: UCM, sadece “Roma Statüsü”ne taraf olan ülkeler için bağlayıcı bir yargı organı.

    İsrail, bu statüyü imzalamayan ülkeler arasında. Dolayısıyla, teoride Netanyahu ya da Gallant’ın tutuklanması mümkün görünse de pratikte işler hiç de öyle işlemiyor. Üstelik işin içine BM Güvenlik Konseyi girerse – ki bu kararı bağlayıcı hale getirmek için girer – ABD’nin vetosu gibi dev bir engelle karşılaşıyoruz. ABD, İsrail’e verdiği siyasi ve askeri desteği asla bırakmaz; bu, onların uluslararası stratejisinin temel taşlarından biri.

    Peki, tüm bu uluslararası hukuk sisteminin karmaşası içinde adalet arayışı nasıl şekilleniyor?

    Açıkçası, bu karar, sadece kağıt üzerinde kalacak bir hamle gibi görünüyor. Ama bir de olayın başka bir boyutu var: Sembolik önemi.

    Bu Kararın Sembolik ve Tarihi Anlamı Ne?

    Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı karar siyasi ve tarihi açıdan bir dönüm noktası olabilir. Düşünün ki ilk kez, uluslararası bir mahkeme, İsrail liderlerini savaş suçları işlemekle suçluyor.

    Bu, İsrail’in uluslararası arenada sorgulanabilir hale geldiğini ve yalnızlaşmaya başladığını gösteriyor. Şimdiye kadar hep dokunulmaz bir pozisyonda olan İsrail liderleri, artık bu dokunulmazlıklarının sarsıldığını hissediyorlar.

    Tabii burada şunu da belirtmek lazım: Bu kararın etkisi hemen bugünden yarına görünmeyebilir. Ama uzun vadede İsrail’in uluslararası imajına ciddi zarar vereceği açık.

    Özellikle Avrupa ülkeleri ve hatta Kanada gibi İsrail’i her zaman desteklemiş devletlerin bu kararı ciddiye alması önemli bir değişime işaret ediyor. Netanyahu ve Gallant gibi isimler artık bu ülkelerde rahatça dolaşamayacak. Belki bir uçak bileti alırken bile iki kez düşünmek zorunda kalacaklar.

    Adalet Neden Hala Beklemede?

    Ancak şu soruyu sormadan geçemiyoruz: Neden bu kadar bekliyoruz?

    Filistin davası on yıllardır çözüm bekleyen bir yara. İnsanlar topraklarından sürülüyor, çocuklar öldürülüyor, uluslararası hukuka göre suç teşkil eden sayısız olay yaşanıyor. Ama tüm bu yaşananlar karşısında uluslararası toplum sadece açıklama yapıyor, karar alıyor ama iş uygulamaya gelince bir sessizlik hâkim oluyor.

    Burada asıl sorun şu: UCM gibi kurumlar, ne yazık ki, büyük güçlerin siyasi oyunları içinde etkisiz hale geliyor.

    Karar alıyorlar ama uygulayacak bir mekanizmaları yok. Örneğin, NATO ya da BM’nin askeri güçleri bu kararları uygulamak için harekete geçmeli. Ama bu da mümkün değil, çünkü yine büyük devletlerin siyasi ve ekonomik çıkarlarına çarpıyoruz.

    Filistin Halkı İçin Ne Anlam İfade Ediyor?

    Peki bu karar, Filistinliler için ne ifade ediyor? Açıkçası, Filistinliler açısından bu bir umut ışığı olabilir. Uluslararası toplumun, İsrail’in işlediği suçları resmen tanıması önemli bir gelişme. Ama bu karar, Filistin halkının günlük hayatında bir şey değiştirecek mi?

    Çocuklar daha güvenli bir ortamda yaşayabilecek mi?

    Aileler evlerine dönebilecek mi?

    Bu soruların cevabı ne yazık ki hayır.

    Filistin davası, sadece mahkeme kararlarıyla değil, güçlü bir uluslararası dayanışma ve tabandan gelen toplumsal baskıyla çözülebilir. İnsanların sokaklara çıkıp seslerini duyurması, İsrail’e karşı ekonomik boykotların güçlenmesi ve Filistinlilerle daha fazla dayanışma gösterilmesi gerekiyor.

    İsrail’in Tepkileri: Panik ve İnkar

    Bu kararın bir diğer etkisi de İsrail’in liderlerini sinir küpüne çevirmiş olması. Netanyahu ve hükümeti, UCM’yi “taraflı” ve “siyasi” olmakla suçluyor. İsrail’in bu denli sert tepkiler vermesi, aslında bu kararın etkili bir kurşun gibi onların sinir uçlarına dokunduğunu gösteriyor. Bu panik, kararın önemini daha da artırıyor.

    Adalet İçin Umut Var mı?

    UCM’nin kararı, hem uluslararası hukuk sisteminin yapısal sorunlarını hem de adalet arayışının ne kadar zor bir süreç olduğunu gözler önüne seriyor. Ama yine de bu tür kararlar, kısa vadede olmasa da uzun vadede önemli etkiler yaratabilir. Adalet, her zaman hemen yerini bulmaz ama zamanla, dayanışma ve mücadele ile şekillenir.

    Filistin halkı için bu karar, bir sembol olarak büyük anlam taşıyor. Bu, onların yalnız olmadığını, uluslararası toplumun bir kesiminin onların yaşadığı zulmü gördüğünü ve buna karşı bir şeyler yapmaya çalıştığını gösteriyor. Ancak gerçek değişim, yalnızca mahkeme salonlarında değil, sokaklarda, kampanyalarda ve insanların kalplerinde başlayacak bir mücadeleyle mümkün olabilir.

    Adalet geç de olsa yerini bulacak. Ama bu süreçte sessiz kalmamak, dayanışmayı büyütmek ve mücadeleyi sürdürmek her birimizin sorumluluğu. Çünkü bu, yalnızca Filistin’in değil, tüm insanlığın mücadelesi.

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıTürkiye’de Okul Öncesi Eğitimin Çöküşü: “Biz Yapamıyorsak Size de Yaptırmayız” Politikası
    Sonraki Yazı Cengiz’in madenine karşı mücadeleye gözdağı soruşturması

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.