Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Orta Doğu’da Güç Boşluğu ve Diplomatik Çıkmaz; Küresel Güçler Orta Doğu’daki ateşi neden söndüremiyor?
    Güncellendi:30 Eylül 2024, 10:35

    Orta Doğu’da Güç Boşluğu ve Diplomatik Çıkmaz; Küresel Güçler Orta Doğu’daki ateşi neden söndüremiyor?

    Aykırı İçerik KolektifiAykırı İçerik Kolektifi30 Eylül 2024, 10:31
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    İsrail ve Hamas arasında ABD’nin müdahalesiyle yürütülen barış girişimleri sonuçsuz kalırken, Lübnan’da İsrail-Hizbullah savaşı tehlikesi Batı’nın tüm diplomatik çabalarına rağmen derin bir belirsizlik içinde. Nasrallah’ın suikastiyle oluşan güç boşluğu, bölgedeki dengeleri sarsarken, yeni bir savaş ihtimali her geçen gün artıyor.

    Nasrallah’ın Ölümü ve Hizbullah’ın Geleceği

    Hizbullah’ın uzun süredir liderliğini yapan Hasan Nasrallah’ın öldürülmesi, örgüt içinde doldurulması zor bir boşluk yarattı. 30 yılı aşkın süredir Hizbullah’ın simgesi haline gelen Nasrallah, İran’ın bölgedeki vekil ağını güçlendiren en önemli figürdü. Onun ölümü, sadece Hizbullah için değil, aynı zamanda bu örgütün baş destekçisi olan İran için de büyük bir darbe olarak görülüyor. Nasrallah’ın kaybı, Hizbullah’ın askeri ve siyasi karar alma süreçlerini önemli ölçüde aksatabilir ve bu boşluğun doldurulması zaman alacak gibi görünüyor.

    Uzmanlar, Nasrallah’ın ölümünün ardından Hizbullah’ın nasıl bir yön izleyeceğini sorgularken, bu durum İran’ın bölgedeki etkinliğini de tehdit edebilir. Fransa’nın tanınmış Orta Doğu uzmanlarından Gilles Kepel’e göre, “Nasrallah Hizbullah için her şeyi temsil ediyordu ve Hizbullah da İran’ın ileri koluydu.” Bu sözler, Hizbullah’ın gelecekte nasıl bir liderlikle yola devam edeceğine dair belirsizliği vurguluyor.

    Diplomatik Çıkmaz: Barış Umutları ve Kırılgan Denge

    ABD’nin, uzun yıllardır bölgedeki kilit diplomatik gücü elinde bulundurması, İsrail ile Arap devletleri arasında barışın sağlanmasında kritik bir rol oynamıştı. Ancak, özellikle son yıllarda İran ve onun vekil ağlarının güç kazanmasıyla birlikte bu diplomatik etkinlik azalmış durumda. Hizbullah ve Hamas gibi örgütler, Amerikan diplomatik girişimlerinin çok ötesinde bir yerde konumlanmış durumda.

    İsrail ile Hamas arasında yürütülen barış müzakerelerinin başarısız olması ve Batı’nın Lübnan’da tam ölçekli bir savaşı engellemeye yönelik çabalarının zayıf kalması, bölgedeki barış umutlarını giderek daha kırılgan hale getiriyor. 1978’de İsrail ile Mısır arasında imzalanan Camp David Sözleşmesi gibi tarihi diplomatik başarılar, bugünün bölgesel çatışmalarının karmaşıklığı karşısında yetersiz kalıyor.

    Yeni Bir Savaşın Eşiğinde

    Nasrallah’ın öldürülmesinin ardından Hizbullah’ın askeri ve siyasi liderliği kimin devralacağı sorusu hala belirsiz. Bu belirsizlik, İsrail ile Hizbullah arasında geniş çaplı bir savaş ihtimalini artırıyor. Hizbullah’ın yeniden örgütlenmesi ve bu yeni liderliğin nasıl bir strateji izleyeceği, bölgedeki güç dengelerini belirleyecek.

    İran’ın bu süreçte nasıl bir tavır alacağı da önemli bir soru işareti. Baş destekçisi olduğu Hizbullah’ın zayıflaması, İran’ın bölgesel etkinliğini tehdit ederken, aynı zamanda bu vekil ağının yeniden inşası için ne kadar güçlü bir irade ortaya koyabileceği de tartışmalı.

    Nasrallah’ın ölümüyle başlayan bu süreç, sadece Lübnan’da değil, tüm Orta Doğu’da büyük bir güç boşluğu yaratabilir. Diplomatik girişimlerin başarıya ulaşamaması, bölgedeki çatışmaların daha da derinleşmesine yol açarken, yeni bir savaşın kapıda olup olmadığı sorusu ise her geçen gün daha fazla soruluyor.

    Hamas Hizbullah İran İsrail
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıGüç Dengesi ve Direnişin Zayıflayan Aksları: İran Nasıl Tavır Alacak?
    Sonraki Yazı İsrail’in Gözü Döndü: Lübnan ve Yemen’e Yönelik Saldırılarında Yeni Tırmanış

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.