Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Gülhane Parkı’ndaki Ceviz Ağaçlarından Geriye Bir Yaprak mı Kaldı?

    Gülhane Parkı’ndaki Ceviz Ağaçlarından Geriye Bir Yaprak mı Kaldı?

    Aykırı İçerik KolektifiAykırı İçerik Kolektifi3 Kasım 2024, 09:10
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    İstanbul’un tarihi Gülhane Parkı’nda yapılan ağaç envanteri çalışması, kentin kültürel mirasına dair ilginç veriler ortaya koyuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kentsel Ekolojik Sistemler Müdürlüğü’nün yayınladığı listeye göre, 163 dönümlük parkta 24 farklı türden toplam 1173 ağaç bulunuyor. Ancak parkın belki de en ikonik ağacı olan ve ünlü şair Nazım Hikmet’in “Ceviz Ağacı” şiiriyle adeta özdeşleşen tarihi ceviz ağacından ise geriye yalnızca bir tane kalmış durumda.

    Çalışmaya göre, parkta 419 çınar ağacı iki ana türe ayrılıyor: Doğu çınarı ve Londra çınarı. Bu çınar ağaçlarının yanı sıra çitlenbik, manolya, sedir, selvi, kestane, defne, porsuk gibi ağaç türleri de Gülhane’nin ekolojik dokusunu zenginleştiriyor. Fakat belki de en hüzünlü ayrıntı, parkta yalnızca beş ceviz ağacı bulunması. Bunlardan dört tanesi genç sayılabilecek yaşlarda, ancak sadece biri yaklaşık 100 yaşında. İşte bu ağaç, Nazım Hikmet’in “Ceviz Ağacı” şiirini yazdığı dönemden kalan ve o dönemi temsil eden son ceviz ağacı olarak dikkat çekiyor.

    Nazım Hikmet’in tarihi ise, en az bu ağaç kadar derin izler taşıyor. “Komünizm” suçlamalarıyla 12 yıl hapis yatmak zorunda bırakılan ve 1950’de çıkan afla serbest kalan şair, 1951’de yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. 1957’de Bulgaristan’ın Balçık şehrinde kaleme aldığı “Ceviz Ağacı” şiirini bir mektupla İstanbul’da bıraktığı sevgilisi Münevver Andaç’a yollamıştı. Bu şiir, Cem Karaca’nın bestesiyle daha da popülerleşerek toplumun belleğinde yer etmişti. Ancak bugün o dönemi sembolize eden yalnızca bir ceviz ağacının kalmış olması, hem Gülhane Parkı’nın hem de İstanbul’un kültürel mirası üzerindeki ihmali düşündürüyor.

    Kentleşmenin hızla yeşil alanları tükettiği İstanbul’da, Gülhane Parkı’ndaki ağaçların geçmişe tanıklık eden nadide varlıklar olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu miras, yalnızca doğayı koruma meselesi değil, aynı zamanda kültürel değerlerimizi gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu da taşıyor. Yüz yaşına yaklaşan bu tek ceviz ağacının korunması, Gülhane Parkı’nın yalnızca bir park olarak değil, kentin hafızasını yaşatan bir alan olarak kalabilmesi için önemli bir simge niteliğinde.

    Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
    ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
    budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
    Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
    Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
    Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
    Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
    koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
    Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
    Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
    Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
    Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
    Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
    Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
    Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
    Ceviz Ağacı ekolojik doku Kentleşme Nazım Hikmet
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıŞirin’in Acısı, Sokağın Adaleti: “Katledilen çocukların hesabını soracağız”
    Sonraki Yazı Emniyet’te “silah üretimi” soruşturmasında Menzil Tarikatı iddiası!

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.