Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Zafer Diye Bir Şey Yok, Yalnızca Mezarlıklar Var

    20 Haziran 2025, 14:37

    Göz Dönmüşlük ve Sessizlik Arasında Savaşın Gerçek Yüzü

    13 Haziran 2025, 11:36

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Bir Babanın Feryadı: “Oğlumu Pis İnsanlardan Koruyamadım”
    Güncellendi:17 Kasım 2024, 00:11

    Bir Babanın Feryadı: “Oğlumu Pis İnsanlardan Koruyamadım”

    Aykırı İçerik KolektifiAykırı İçerik Kolektifi16 Kasım 2024, 23:50
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    İzmir’in Konak ilçesinde, haşere ilaçlamasının ardından 1 yaşındaki Altay Toprak Kınalı’nın hayatını kaybetmesi, bir sistem krizini daha gözler önüne seriyor. Bu trajedi, bireysel ihmallerin ötesinde, toplumun üzerine çöreklenmiş denetimsizlik, umursamazlık ve “kâr her şeyden önce gelir” anlayışının acı meyvesidir.

    Bir Bebeğin Hayatını Kim Geri Verebilir?
    Recep Kınalı, oğlu Altay’ın mezarı başında gözyaşlarıyla adalet arıyor. Ancak bu arayış sadece bir babanın çığlığı değil; halkın, hayatı hiçe sayan uygulamalara karşı duyduğu öfkenin bir tezahürü. Baba Kınalı’nın “Pis insanlardan oğlumu koruyamadım” sözleri, sadece bireylerin vicdanına değil, kamunun görevini yerine getirmediği bir düzenin yüzüne çarpıyor.

    Denetimsiz İlaçlama: İnsan Hayatını Hiçe Sayan Sistem
    Olayın ardından yapılan açıklamalarda, ilaçlamayı gerçekleştiren kişilerin tutuklandığı bildirildi. Ancak bu bir çözüm mü? Hayır. Çünkü bu tür vakalar sadece ihmallerle değil, kamu otoritelerinin yıllardır süregelen gevşek denetimleriyle gerçekleşiyor. Apartmanlarda veya iş yerlerinde yapılan ilaçlamalarda kullanılan maddelerin yeterince kontrol edilmediği, prosedürlerin kağıt üzerinde kaldığı aşikâr.

    Sorular Yanıt Bekliyor

    1. İlaçlamada kullanılan kimyasalların insan sağlığı üzerindeki etkileri neden önceden değerlendirilmedi?
    2. Bu ilaçlama öncesinde apartman sakinlerine gerekli bilgilendirme neden yapılmadı?
    3. İlgili ziraat mühendisinin ve ekibin eğitim ve yeterlilik belgeleri düzenli kontrol edilmiş miydi?
    4. Olay sonrası neden AFAD, ölçümlerde “değerlerin normale döndüğünü” açıklarken hâlâ bir çocuğun hayatını kaybettiği gerçeği karşısında susuyor?

    İnsan Hayatından Daha Önemli Ne Var?
    Bu olay, bir çocuğun hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı, ancak benzer ihmaller her gün farklı yerlerde yaşanıyor. İlaçlama gibi hayati bir konuda bile kamu sağlığı, kâr hırsının ve denetimsizliğin kurbanı oluyor. Sistematik çözümler getirilmedikçe, bugün Altay’ın hikâyesi yarın başka bir isimle tekrarlanacak.

    Adalet ve Değişim Zorunludur
    Altay’ın babası haklı: “Oğlum için hak, adalet, hukuk savaşını vereceğim.” Ancak bu savaş bireylere bırakılmamalıdır. Devlet, toplum ve kamuoyu, bu trajediyi sadece yargı yoluyla değil, köklü reformlarla cevaplamalıdır. Eğer bu ülkede insanların hayatı gerçekten bir değer ifade ediyorsa, sistem baştan aşağı değişmelidir. Aksi takdirde, Altay gibi masumların anısı, bir utanç mirası olarak kalacaktır.

    NE OLMUŞTU?
    İzmir’in Konak ilçesindeki bir apartmanda haşere ilaçlamasının ardından 1 yaşındaki Altay Toprak Kınalı, zehirlenerek hayatını kaybetmiş, hastaneye kaldırılan 3 kişi tedavileri sonrası taburcu edilirken, bina da boşaltılmıştı. Gözaltına alınan şüphelilerden ilaçlamayı yapan ziraat mühendisi B.Ö. (47) ile ilaçlamaya yardımcı olan çalışan E.G. (44) tutuklanmış, işe aracılık eden E.G. (46) adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıYasaklar, Korkular ve Susturulan Sanat
    Sonraki Yazı Assos’un Çığlığı: Ormanlar Taş Ocağına Kurban Edilmesin!

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetimi 300 İşçiyi İşten Çıkardı: Genel-İş Sendikası Eylemde

    14 Nisan 2025, 16:18

    Tarikat Şeyhinin Cinsel Taciz Davası: Şok Ses Kayıtları “tasavvufi” Diyerek Savunuldu!

    12 Nisan 2025, 19:48

    Selçuk Bayraktar’dan Depremzedeye 150 Bin TL’lik Tazminat Davası

    10 Nisan 2025, 13:41
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Zafer Diye Bir Şey Yok, Yalnızca Mezarlıklar Var

    20 Haziran 2025, 14:37

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.