Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Yenidoğan Çetesi: Para, Güç ve İnsan Hayatının Metalaşması

    Yenidoğan Çetesi: Para, Güç ve İnsan Hayatının Metalaşması

    Ceren ÇilliCeren Çilli25 Kasım 2024, 13:33
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Sağlık sektöründe derinleşen sorunlar ve bu sorunların altında yatan politik dinamikler, özellikle neoliberal reformların etkisiyle toplumun sağlığa erişim hakkını nasıl kaybettiğini ortaya koyuyor. “Parayla sağlık” anlayışının toplumun geneline yayıldığı, özel hastanelerin halkın sağlık hizmeti alma ihtiyacını bir ticari kazanç kapısına dönüştürdüğü bu düzen, Yenidoğan Çetesi gibi skandalların buzdağının yalnızca görünen kısmı olduğunu kanıtlıyor.

    Özellikle, neoliberal politikalarla desteklenen özel sağlık sektöründeki büyüme, sadece gereksiz prosedürler, ameliyatlar ve teşhislerle halkın cebinden milyarlarca liranın alınmasıyla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda insan hayatını dahi metalaştırıyor. Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesiyle, devletin bu alandaki sorumluluğunu büyük ölçüde terk ettiği, hastaların ve sağlık çalışanlarının ise bu sistemin kurbanları haline geldiği açık.

    Neoliberalizmin Yarattığı Sağlık Krizi

    Yenidoğan Çetesi gibi olaylar, özünde, sağlık sektöründeki bu neoliberal dönüşümün bir ürünü. 2002 yılından itibaren AKP’nin kamusal sağlık sistemini ticari mantıkla işleterek oluşturduğu sağlık piyasası, insan sağlığını kâr hesaplarına indirgemiş durumda. Yetersiz kamu hastanelerine alternatif olarak özel hastanelerin desteklenmesi, devlet desteğiyle bu kuruluşlara aktarılan büyük fonlar ve nihayetinde gereksiz işlemlerle halkın sistematik olarak sömürülmesi, bu krizin temel taşlarını oluşturuyor.

    Politik Bir Suç: Sağlığın Metalaşması

    Denetim mekanizmalarının zayıflığı elbette tartışılabilir, ancak sistemin içsel sorunlarını denetimle çözmek mümkün değil. Sağlık sektöründeki temel sorun, denetim eksikliği değil; “sağlık piyasası” kavramının bizzat kendisidir. Sermaye birikimi odaklı politikaların sonucunda sağlık, halkın temel bir hakkı olmaktan çıkarılmış, sermaye için devasa bir kâr kapısına dönüştürülmüştür. Bu durum, hasta ile hekim arasındaki güven ilişkisinin yerini, kazanç odaklı baskıya ve ticari stratejilere bırakmasına neden olmuştur.

    Toplumsal Çözüm ve Mücadele Gerekli

    Yenidoğan Çetesi gibi olaylar, sadece bireysel ya da örgütsel suçlarla değil, bu suçları üreten sistemle yüzleşmeyi gerektirir. Sağlık sektöründeki bu yozlaşmayı anlamak ve eleştirmek, neoliberalizmin toplumun tüm dokularında yarattığı derin adaletsizliklere ışık tutar.

    Sonuç olarak, Yenidoğan Çetesi, sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesi ve bunun toplum üzerindeki yıkıcı etkilerinin açık bir örneğidir. Bu örnek, daha adil, erişilebilir ve kamusal bir sağlık sistemine duyulan acil ihtiyacı bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu mücadelede toplumsal dayanışma ve sağlık hizmetlerinin metalaşmasına karşı direniş, yalnızca halk sağlığı değil, insan onuru için de zorunludur.

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıKadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Engeller Artıyor
    Sonraki Yazı Semih Altun’un Cezaevinde Yazdığı Kitap Cezaevi İdaresince Sakıncalı Bulundu

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.