Türkiye’nin Suriye’deki politikası ve özellikle PYD’ye yönelik operasyonları uzun süredir hem içeride hem de dışarıda tartışma konusu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Suriye’nin bölünmesine izin vermeyeceğiz” açıklamaları bir yanda dururken, Türkiye’nin Suriye topraklarındaki askeri varlığı ve operasyonları akıllarda bazı soru işaretleri bırakıyor.
Türkiye’nin PYD’ye Neden Müdahale Ediyor?
Öncelikle Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde hedef aldığı PYD/YPG, Ankara’ya göre PKK’nın bir uzantısı. Türkiye, bu yapıyı sınır güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak görüyor. Özellikle şu üç ana gerekçeyi sıralıyor:
- Sınır Güvenliği: Suriye’nin kuzeyinde PYD kontrolündeki bölgelerin varlığı, Türkiye için sürekli bir “tehdit” olarak ifade ediliyor. Türkiye, sınırda “güvenli bölge” oluşturarak bu tehdidi ortadan kaldırmak istediğini söylüyor.
- Mültecilerin Geri Dönüşü: Türkiye’de milyonlarca Suriyeli mülteci yaşıyor ve Ankara, Suriye’nin kuzeyinde kontrol edilen bölgeleri, mültecilerin gönüllü dönüşü için “güvenli alan” olarak görüyor.
- PKK ile Mücadele: PYD’nin, PKK’nın Suriye uzantısı olduğu iddiasıyla, bu bölgelerde yapılan operasyonların ulusal güvenlik kapsamında meşru olduğu savunuluyor.
Peki Çelişki Nerede?
Tam burada işler biraz karmaşıklaşıyor. Çünkü Türkiye, İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki varlığına “işgal” diyerek sert tepki gösterirken, Suriye topraklarındaki kendi askeri faaliyetlerini “meşru müdafaa” olarak tanımlıyor. Bu, uluslararası kamuoyunda “çifte standart” olarak eleştiriliyor.
Türkiye’nin operasyonları sonucu özellikle Afrin ve Tel Abyad gibi bölgelerde ciddi demografik değişimler yaşandığı iddia ediliyor. Bazı çevreler, Türkiye’nin bölgedeki varlığının Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiğini öne sürüyor. Öte yandan Türkiye ise bu bölgelerde istikrar sağladığını ve terör örgütlerini temizlediğini savunuyor.
İnsani Kriz: Bir Diğer Boyut
Suriye’deki operasyonlar sadece sınır güvenliğiyle sınırlı kalmadı; beraberinde büyük bir insani kriz getirdi. Türkiye’nin desteklediği gruplar ile PYD arasındaki çatışmalar nedeniyle yüzbinlerce insan yerinden edildi. Bölgedeki altyapı zarar gördü, siviller ciddi şekilde etkilendi.
Türkiye’nin Uluslararası Arenada Yalnızlaştı
- ABD ve Avrupa: ABD, PYD’yi DEAŞ’a karşı sahada en etkili müttefik olarak görüyor. Bu nedenle Türkiye’nin operasyonlarına tepki gösteriyor. Avrupa ülkeleri de benzer bir tutumda.
- Rusya ve İran: Her iki ülke de Suriye rejimini destekliyor ve Türkiye’nin operasyonlarını Suriye’nin egemenliğine aykırı buluyor.
Bu noktada Türkiye, hem Batı’yla hem de Rusya ile zaman zaman karşı karşıya geliyor ve Suriye’deki varlığını diplomatik olarak zor savunuyor.
Türkiye’nin Zor Dengesi
Türkiye’nin Suriye politikası aslında çok ince bir ipte yürümeye benziyor. Bir yanda sınır güvenliği ve PKK ile mücadele vurgusu var, diğer yanda Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan bağlılık söylemleri. Ancak sahada bu söylemle çelişen bir tablo oluşuyor. İsrail’e “işgalci” diyerek sert çıkan Ankara, kendi askeri varlığını ise “zorunlu müdahale” olarak tanımlıyor. İşte bu çelişkili görüntü, Türkiye’nin Suriye politikasını daha tartışmalı hale getiriyor.
Ankara’nın PYD’ye yönelik operasyonları kısa vadede güvenlik sağlıyor gibi görünse de uzun vadede Suriye’nin siyasi çözüm sürecine nasıl etki edeceği büyük bir soru işareti olmaya devam ediyor.