Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Sorun Yaratan Sahipsizlik
    Güncellendi:12 Haziran 2024, 19:14

    Sorun Yaratan Sahipsizlik

    Sizin yaşayacağınız yerlere beton döküp ev dikip sonra da sizi kovacağız. Gitmeyip çoğalıyorsanız da öldüreceğiz. Hatta öyle doğaüstü sapıtacağız ki, kendi halinde yaşayan hayvanların bir eşi, babası, ya da vatandaşlık numarası yoksa onları, “sahipsiz” ya da sokak hayvanları olarak sınıflayacağız. Niye? Çünkü doğrusu bu. Niye? Çünkü kırbacı olan kuralı koyar! Gerçekten şunu içinizden bir kaç kez tekrarlayın, eminim size de anlamsız gelecektir: Sahibin yoksa, nesneden daha aşağı varlık konumunda mısın?
    AdminosAdminos12 Haziran 2024, 19:13
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Süreyya Karacabey-Artı Gerçek Gazetesi

    03 Haziran 2024 Pazartesi

    Her şeyin her şeyle ilgisi var. Sokakta yaşayan canlıları, incitmeden, işkence etmeden, tok ve mutlu yaşatmayı başaran bir toplulukta zaten pek çok sorun çözülmüş olacak. Hiyerarşi parçalandığında, hayvanlar kurtulduğunda hepimiz kurtulacağız.

    Tolstoy’un Holstomer adlı bir öyküsü var. Öyküye adını veren at, arkadaşlarına bir ahırda yaşadıklarını anlatır. Öykünün bir yerinde anlamakta zorlandığı bir meseleden söz eder Holstomer: Sahiplik müessesinden. ”Benim atım” ifadesiyle beni kastediyorlardı, canlı bir atı, bu bana “benim toprağım”, “benim havam”, “benim suyum” ifadeleri kadar tuhaf geliyordu.” der Holstomer.

    Sokak köpeklerine ilişkin hazırlanan yasa tasarısı tartışılırken hatırladım bu öyküyü, çünkü sürekli tekrarlanan, sahiplendirme, sahipsizlik gibi kelimelerdi. On dokuzuncu yüzyılda bu mülkiyet meselesini tam olarak kavramadan ölen Holstomer, ironik bir biçimde diyordu ki “kırbaç ve Hıristiyanlık hakkında söylediklerini çok iyi anladım.”

    Belli bir sürede sahiplendirilmeyen hayvanları uykuya göndereceklerini (burada cinayete uyutma deniliyor Holstomer) açıkladıkladıktan sonra, yeniden barınaklardan söz etmeye başladılar (kırbaca inşaat), sonra kuduz hayvanlardan söz ettiler, sokaklarda onlar yüzünden korkan insanlardan falan. Hatta bizim arkadaşlarımız bile sokakların tekinsizliğinden şikâyet etmeye başladılar. Ben buna “sap saman diyalektiği” diyeceğim izninizle. Toplu bir katliam yasasını durdurmak için savaşanlara, “…ama köpekler de…” demenin şu anda, mevcut meseleyi çözmeye hiçbir faydası olmadığı için. Köpekler öldürülmesin diyenler, sürüler halinde dolaşıp sizlere saldırsınlar demiyor zaten, canlı hakkına saygı duyarak bu mesele çözülebilir diyorlar.

    Sanki sokakta ya da ıssız yerlere atılarak sürü haline gelmiş zavallı hayvanlara yemek, su, sağlık hizmeti ulaştırmak için hayat biçimini değiştiren aktivistler, birikmiş borçların altından kalkamayanlar çok bayılıyor bu işe. Sanki onlar yetişemedikleri çokluktaki canlıların sürekli üremesini, aşılanmadıkları için hastalanmalarını, aç bırakıldıkları için saldırganlaşmalarını çok arzuluyorlar. Zaten yapılmak istenen, o hayvanların kontrol edilebilir sayıda tutulabilmeleri için gerekli önlemlerin alınması ve hiçbir korku filminde hayal edilemeyecek ölçüde korkunç mekânlara dönmüş barınakların, yaşanabilir yerlere dönüştürülmesi. Ama sizlerin bir bölümüyle anlaşamadıkları bir mesele var elbette, o da sokakların sadece insan türüne ait olduğunu düşünmek.

    Hep birlikte canlı olarak sınıflandırılıyorsunuz ve bunlardan kırbaç kullananlar diyor ki, her yerde biz yaşayacağız. Sizin yaşayacağınız yerlere beton döküp ev dikip sonra da sizi kovacağız. Gitmeyip çoğalıyorsanız da öldüreceğiz. Hatta öyle doğaüstü sapıtacağız ki, kendi halinde yaşayan hayvanların bir eşi, babası, ya da vatandaşlık numarası yoksa onları, “sahipsiz” ya da sokak hayvanları olarak sınıflayacağız. Niye? Çünkü doğrusu bu. Niye? Çünkü kırbacı olan kuralı koyar!

    Gerçekten şunu içinizden bir kaç kez tekrarlayın, eminim size de anlamsız gelecektir: Sahibin yoksa, nesneden daha aşağı varlık konumunda mısın?

    Sahiplikle ilgili Holstomer, şöyle sürdürüyordu konuşmasını: “Gerçi gözlemlerim arttıkça, bu ‘benim’ kavramının sadece biz atlar için değil, ama aynı zamanda insan halkı için de geçerli olduğuna, yani bunun kendisi için mülk talep etme temel ve canavarca içgüsünden başka bir şeyi temsil etmediğine giderek daha çok ikna olmuştum.” (Bu öykünün bir çevirisi var internet ortamında, akademik bir dergide yayımlandı ama ben Viktor Şklovki/Düzyazı Kuramı’ndan alıntılamayı tercih ettim.)

    Bütün kelimeler de olduğu gibi sahipsizliğin, salt mülkiyetle ilişkilendirilmeden kullanılan bir başka anlamı daha var. Aslında “birbirine sahip çıkmak” derken kastettiğimiz şeye benzeyen, içinde sorumluluk ve şefkat barındıran şey. Sözgelimi sahipsiz olmasaydı o kaçak madende, ayakları kırılmış, böbreği alınmış Afgan işçinin yakılarak öldürülmesine tanık olmayacaktık.

    Her şeyin her şeyle ilgisi var. Sokakta yaşayan canlıları, incitmeden, işkence etmeden, tok ve mutlu yaşatmayı başaran bir toplulukta zaten pek çok sorun çözülmüş olacak. Her şeyin her şeyle ilgisi var, “yaratılış” şemasında kurgulanan hiyerarşi parçalandığında, en alttakiler olarak sınıflanan hayvanlar kurtulduğunda hepimiz kurtulacağız. Burada bir sıra, öncelik olduğunu düşünüyorsanız çok yanılırsınız. Kırbaç, herkesin tepesinde, Holstomer’in dediği gibi “mülkiyet tasması herkesin boynunda.”

    Ama hayvanseverler diye başlayan bütün cümlelerinizi size, iade ediyoruz; ortak yaşam alanında olup bitenlerle sadece bir grup ilgilenirmiş gibi yapıp sorumluluğun hepimize ait olduğunu bilmezden geldiğiniz için. Ayrıca mesele duygularla değil, adalet, eşitlik, yaşam hakkı gibi temel haklarla doğrudan ilişkili. Sevgi, hayvanla benim aramda kişisel bir şey, hayvan hakları ise öznel değil nesnel ve toplumsal. Ben sahip istemiyorum, sokaktaki kedi Kavun da istemiyor. Şimdi ne yapacağız?

    Canlılar Hiyerarşi Mülkiyet Sahiplik Sokak Sokak Köpekleri Tolstoy
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki Yazıİşçi Sınıfı Hakkında İki Mit
    Sonraki Yazı Direnişçiler: “Akbelen Mücadelesi Ülkemiz Doğasının Mücadelesidir”

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Trump Yönetimi Neden Akademik Özgürlüğü Hedef Alıyor?

    1 Nisan 2025, 20:52

    Trump’ın mantığına karşı Lenin’in mantığı – Paul Le Blanc

    15 Aralık 2024, 13:03

    Ernest Mandel ve Geç Kapitalizmin Ekonomisi – Marcel Van Der Linden

    15 Aralık 2024, 12:54
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.