Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Sessizliğin Karanlık Yüzü

    Sessizliğin Karanlık Yüzü

    D. Şener YıldırımD. Şener Yıldırım2 Kasım 2024, 18:19
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    “Sessizlik Vaziyeti” (Estado de Silencio / State of Silence), Santiago Maza’nın Meksika’da çektiği ve dünyaya “Bize destek olun!” çağrısını yapan 2024 yapımı çarpıcı bir belgesel.

    Bu film; organize suçlar, kayıp insanlar, mültecilere yönelik şiddet, sömürü ve politik çürüme gibi olguların arasında sıkışıp kalmış gazetecilerin yaşadığı dehşet dolu gerçekleri anlatıyor. Onlar, bizlere gerçeği ulaştırmak için hayatlarını riske atarken devlet ve kartellerin işbirliği altında hedef haline getiriliyor.

    Belgesel, haber alma hakkımızın sesini kısmak isteyen güçlere karşı dik durmaya çalışan gazetecilere bir ses veriyor.

    Karteller ve Devlet: Yirmi Yıllık İttifakın Gölgesi

    Meksika’da devletin sessizliği ve aczi, sanki kartellerle yapılan gizli anlaşmalardan bir parçaymış gibi bir döngüye dönüşmüş durumda. Felipe Calderón’un başkanlık döneminde ABD’nin “Uyuşturucuyla Savaş” adı altında başlattığı ve iş birliği görüntüsü altında kendi çıkarlarını kollayan operasyonların ardından, Enrique Peña Nieto ve sonrasında Andrés Manuel López Obrador yönetiminde de durum düzelmek yerine daha da karmaşık hale geldi.

    Sistematik olarak hedef alınan gazeteciler bir bir susturuluyor, görevlerinden uzaklaştırılıyor ya da öldürülüyor. Belgeselde bir basın toplantısında gazetecilerin korunmasının gerekliliği dile getirilirken, aslında örtük bir tehdidin varlığı hissediliyor. Sessiz kalmayanlar, her defasında cezalandırılıyor, itibarsızlaştırılmak isteniyor.

    Bu belgesel bize, devlete ve büyük medya tekellerine güvenmek yerine kendi alternatif medya ağlarımızı kurmamız gerektiğini hatırlatıyor.

    Bu çürüme ve baskı ortamı karşısında, halk olarak kendi özgün seslerimizi yaratıp yaymak zorundayız.

    Gazetecilik ve Hakikat: Meksika’da Yaşam Hakkı Tehlikede

    Geleneksel medyanın sansasyonel habercilikle yozlaştırıldığı bir dünyada, “Sessizlik Vaziyeti” basit bir bilgi değil, mücadele çağrısı sunuyor. Yalnızca hakikati arayan gazetecilere değil, izinsiz orman kesimini, çevresel tahribatı, kaynakların özelleştirilmesini eleştiren her sese karşı amansız bir mücadele var.

    Narko-politik imajıyla boğulan Meksika’da, özellikle yerel gazeteciler büyük risk altında. Devletin kontrolündeki medya gerçeği manipüle ederken, yalnız kalan ve tehlikeli bölgelerde görev yapan bu gazeteciler sürekli tehdit altında. Suç örgütlerinin eline düşen, tehdit edilen, aileleri baskı altına alınan gazeteciler çareyi sürgünde bulmak zorunda kalıyor.

    Devletin gazetecileri şeytanlaştırma çabasına karşı durmak, tüm dünyanın sorumluluğunda. Bu gazeteciler, sadece Meksika değil, küresel bir dayanışmayı hak ediyor.

    İktidarın Sessizlik Politikası ve Toplumsal Direniş

    “Sessizlik Vaziyeti” bizlere, gazetecilerin hakikat arayışının otoriteyi nasıl rahatsız ettiğini gösteriyor. İfade özgürlüğü yalnızca kâğıt üzerinde kalırken, bağımsız sesler bir bir yok ediliyor. Çarpıcı örneklerle dolu filmde; gazetecilik mesleği, devlete ya da kartellere biat etmeyen bir tavır aldığında yüksek riskli meslek haline geliyor. Meksika’da polisin bile güvenilmez olduğunu, halkı sindirme görevinin bir parçası gibi hareket ettiğini gözler önüne seriyor.

    “Sessizlik Vaziyeti” gibi filmler, iktidarın susturma politikalarına karşı halkın kendi sesini yükseltmesi gerektiğini anlatıyor. Devlet aygıtları tarafından susturulan her bir gazeteci, gerçeği savunan bir halkın simgesi haline geliyor.

    Hakikat Uğruna Tehlikeye Atılan Hayatlar: Dayanışmanın Gücü

    Film boyunca, María de Jesús Peter Pino, Juan de Dios García Davish, Jesús Medina ve Narcos Vizcarra gibi gazetecilerin hayatlarından kesitler görüyoruz. Onlar devletin koruyamadığı, kendi güvenliklerini kendileri sağlamaya çalışan kahramanlar. 2000 ile 2024 yılları arasında 163 gazetecinin öldürüldüğü, 32 gazetecinin kaybolduğu Meksika’da adalet arayışı %99 oranında sonuçsuz kalıyor.

    Bu, dünya genelinde bir utanç değil de nedir?

    Gazetecilere ve Gerçeğe Sahip Çıkmak: Herkes İçin Bir Sorumluluk

    Son dönemde Patricia Ramírez González ve Mauricio Solís’in ölümü, ülkedeki durumu bir kez daha gündeme getirdi.

    Devlet ve suç örgütlerinin saldırılarına karşı direnmenin tek yolu, toplumun birer muhabir haline gelmesi. Elimizdeki telefon kameralarıyla, sosyal medyanın gücüyle her birimiz bu otoriter düzenin yarattığı korku duvarını yıkmak zorundayız. Devletin susturmaya çalıştığı her sese sahip çıkmak, bu sesleri yok sayan düzene karşı direnmek hepimizin sorumluluğu.

    Bu düzenin karşısında bağımsız medya ağlarının gücüne inanıyorum. “Sessizlik Vaziyeti” gibi filmler, halkın özgür medya araçlarına erişimi artırmak ve gerçeği yaymak için güçlü birer ilham kaynağıdır. Devletin baskı ve cezasızlık politikalarına karşı, hakikati savunan her bir bireyin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.

    Sessizliği kırmak, susturulmaya karşı direnmek ve bir dayanışma ağı örmek… İşte bu, hakikat uğruna mücadele edenlere duyduğumuz borcun ta kendisi.

    Gazeteci Meksika Sessizlik Vaziyeti Yaşam Hakkı
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıTürkiye Psikiyatri Derneği’nden Acil Çağrı: Barış Olmadan Ruh Sağlığı Korunamaz
    Sonraki Yazı Alaşehir’de Halkın Zaferi: Doğanın ve Hayatın Savunması Kazandı

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.