2021 yılında gündeme oturan ve kamuoyunda “deniz salyası” olarak bilinen müsilaj, üç yıl aradan sonra Marmara Denizi’nde yeniden ortaya çıktı. İstanbul ve Çanakkale Boğazı’ndan başlayarak denizin derinliklerine yayılan bu kirlilik, Marmara’nın sağlığı için alarm veriyor.
Bianet’te yer alan habere göre, Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Profesörü Mustafa Sarı, müsilajın nedenleri ve çözüm yolları hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Sarı, Marmara Denizi’nin kirlilik yükünü taşıyamaz hale geldiğini ve sorunun acilen ele alınması gerektiğini vurguladı.
Müsilajın Nedeni: Denizle Yanlış İlişkimiz
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın “denizle kurduğumuz yanlış ilişkinin bir sonucu” olduğunu belirterek şu üç temel nedeni sıralıyor:
- İklim değişikliğine bağlı deniz suyu sıcaklığındaki artış,
- Deniz şartlarındaki durağanlık,
- Aşırı kirlilik yükü.
Sarı, 2021 yılında yüzeyi kaplayan müsilajın bugünlerde yeniden derinlerde yoğunlaştığını ve beş metre derinlikten başlayarak 25 metreye kadar indiğini aktardı. Yüzeye çıkmadığı için fark edilmediğini söyleyen Sarı, dipte yaşayan sünger, mercan ve pinaların müsilaj nedeniyle nefes alamadığını ve beslendiğini ifade etti.
“Müsilaj sürekli olarak dibe çöküyor. Dipteki canlıların üzerine çökerek ekosistemi tehdit ediyor.”
Marmara Denizi’nin çevresinde yaşayan 25 milyon insanın atık yükü taşıdığını hatırlatan Sarı, çözümün “Marmara Denizi Eylem Planı”nın eksiksiz uygulanması olduğunu vurguladı.
Gönen Çayı: Kimyasal Atıkların Denize Taşındığı Nokta
Bianet için Gönen Çayı’nda gözlem yapan ekip, Kaz Dağları’ndan başlayarak Erdek Körfezi’ne dökülen çayın içler acısı durumunu yerinde inceledi. Çayın etrafında yoğun bir kimyasal kokuya dikkat çekilirken, suyun gri ve siyah renge büründüğü, kayaların beyazlaştığı aktarıldı.
“Suyun üzerinde oluşan tabakalar ve yoğun koku baş ağrısına yol açıyor. Nefes almakta zorlanıyoruz.”
Gönen Çayı, bölgedeki fabrikaların atıkları nedeniyle Marmara Denizi’nin kirlilik yükünü artıran önemli bir nokta olarak öne çıkıyor.
Erdekli Balıkçılar: “Deniz Bitiyor, Balıkçılık Tükeniyor”
Erdek’te balıkçılarla yapılan görüşmelerde, müsilajın deniz ekosistemine ve balıkçılığa etkisi açıkça gözler önüne serildi. Balıkçı kahvelerinde herkesin gündeminde “salya” var. Denizden dönen balıkçılara sorulan ilk soru: “Salya var mı?”
76 yaşındaki bir balıkçı, eskiden Marmara’da levrek, çupra ve kefalin bol olduğunu ama artık tek bir balık bulmanın zorlaştığını söyledi:
“O fabrikalar sahili çöplüğe çevirdi. Ağımızı atıyoruz ama suyun üzerinde kalması gereken mantarlar dibe çöküyor. Ağlarımızı toplamak saatlerimizi alıyor, makinalarımız kırılıyor.”
Bir başka balıkçı ise müsilajın balıkçılığı bitirme noktasına getirdiğini belirtti:
“Müsilaj olan bölgede ağ atamıyoruz. Balıklar ya ölüyor ya da bölgeyi terk ediyor.”
Çözüm İçin Acil Adımlar Atılmalı
Bölgedeki balıkçılar, müsilajın tekrar hortlamasında fabrikaların denetlenmemesinin büyük payı olduğunu düşünüyor. Teknesinde ağlarını onaran bir balıkçı, çözümün denetimden geçtiğini belirterek şu çağrıyı yaptı:
“Müsilaj tüm deniz canlılarını öldürüyor. Fabrika atıkları artık denetlenmeli. Deniz kimyasala doydu.”
Marmara Denizi Eylem Planı Ne Durumda?
2021 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan 22 maddelik “Marmara Denizi Eylem Planı”, müsilaj sorununa kalıcı çözümler üretmeyi amaçlıyordu. Ancak planın 14 maddesi, Marmara’nın kirlilik yükünün azaltılmasına yönelikti ve süre dolmak üzereyken müsilaj sorunu yeniden kendini gösterdi.
Uzmanlar, Marmara Denizi’nin daha fazla kirliliği kaldıramayacağını vurgulayarak eylem planının tam anlamıyla uygulanması gerektiğini belirtiyor.
Bianet’in haberi, Marmara Denizi ve ekosistemini tehdit eden müsilaj sorunu, doğayla olan ilişkimizi yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Uzmanlar ve balıkçılar, bu sorunun çözümü için atıkların kontrolü, deniz kirliliğinin azaltılması ve etkin denetim mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerektiğinde hemfikir.