Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Halep ve Bahçeli’nin Üfürük Milliyetçiliği

    Halep ve Bahçeli’nin Üfürük Milliyetçiliği

    D. Şener YıldırımD. Şener Yıldırım3 Aralık 2024, 15:32
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Devlet Bahçeli’nin, Halep’in Türk olduğunu iddia ederek Türkiye’nin Suriye politikasında daha saldırgan bir duruş almasını savunması, yalnızca tarihsel gerçeklikten kopuk bir nostalji değil, aynı zamanda tehlikeli bir siyasi oyun olarak karşımıza çıkıyor.

    Milliyetçi retoriğin dar sınırlarında sıkışan bu tür söylemler, Türkiye’nin gerçek sorunlarına dair ciddi bir kaçışın da ifadesidir.

    Suriyeliler Türkiye’de İstenmiyor, Peki Halep’tekiler?

    Bahçeli’nin uzun zamandır Suriyeli sığınmacılar üzerinden yükselttiği söylem, onların Türkiye için “yük” olduğu fikriyle şekilleniyor. Bu bağlamda, “Halep Türk’tür” iddiasını ortaya atmak, kendi içinde büyük bir çelişkiyi barındırıyor. Eğer Suriyeliler Türkiye’de istenmiyorsa, Halep gibi Suriyelilerin yaşadığı bir bölgeye müdahale etmek ne anlama geliyor?

    Oradaki Suriyelileri ne yapacağız?

    Türkiye’ye mi taşıyacağız, yoksa Bahçeli’nin dolaylı ifadesiyle onları Mars’a mı göndereceğiz?

    Bu çelişki, milliyetçi politikanın yapısal tutarsızlığını ve kısa vadeli popülist kazançlara dayanarak şekillenen bir zihniyeti gösteriyor. İnsanların etnik ya da ulusal kimlikleri üzerinden politika yapmak, yalnızca sınırları aşan bir kaos yaratır.

    Halep’te yaşayan insanların günlük yaşamları, bu retorik içinde tamamen görmezden gelinmektedir.

    Ekonomik Kriz ve Gerçeklikten Kopuk Hayaller

    Türkiye şu anda tarihinin en ağır ekonomik krizlerinden biriyle karşı karşıya. İnsanlar günden güne yoksullaşırken, devlet altyapı hizmetlerini bile yeterince sunamıyor. Böylesi bir tabloda, Halep’e girip orada altyapı kurmayı, halkın yaşam koşullarını iyileştirmeyi düşünebilmek, ya büyük bir hayal gücüne ya da büyük bir samimiyetsizliğe işaret ediyor.

    Bahçeli’nin söylemi, ekonomik gerçekliklerden kopuk bir hamaset retoriği olarak görünüyor. Bu söylem, milliyetçi duyguları tetiklemekten öteye geçmiyor. Ancak halk, artık bu tür masallara karnının tok olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

    Tarihin Yanıltıcı Anıları

    Halep’in Osmanlı geçmişine atıfta bulunarak bu şehri “Türk” ilan etmek, tarihsel bağları çarpıtan bir anlayışa dayanıyor.

    Evet, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Halep önemli bir ticaret ve kültür merkeziydi. Ancak bu, Halep’in bugün “Türk” olduğu anlamına gelmez. Tarihi bu şekilde çarpıtmak, yalnızca günümüz siyasetine meşruiyet kazandırma çabasının bir parçasıdır.

    Üstelik, milliyetçilik adına yapılan bu tür tarihsel yorumlar, bölge halklarını yok sayar. Halep, bugün Suriyelilerin yaşadığı, onların kimliğiyle şekillenmiş bir şehirdir. Bu kimliği yok saymak, yalnızca bölgedeki etnik ve ulusal çatışmaları derinleştirecektir.

    Üfürük Milliyetçiliği ve Gerçek Tehditler

    Bahçeli’nin Halep’e dair söylemleri, bir tür “üfürük milliyetçiliği” olarak nitelendirilebilir. Bu söylemler, ne askeri ne de diplomatik olarak uygulanabilir bir politika önermiyor; yalnızca iç politikada milliyetçi kesimleri mobilize etmeyi hedefliyor. Ancak bu tür söylemler, hem Türkiye’nin uluslararası imajına hem de içerideki sosyal uyuma zarar veriyor.

    Daha da önemlisi, bu tür maceracı politikalar, halkın gerçek sorunlarından kaçışın bir aracı haline geliyor. Ekonomik kriz, artan yoksulluk ve derinleşen toplumsal adaletsizlik karşısında Bahçeli, halkın dikkatini gerçek tehditlerden uzaklaştırmaya çalışıyor.

    Milliyetçilikten ve Devletçilikten Uzak Durmak

    Halep’e dair bu tartışmalar, milliyetçilik ve devletçiliğin halklara dayattığı sınırların ne kadar keyfi ve yıkıcı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Sınırlar, halklar arasında ayrım yaratmak için devletlerin inşa ettiği yapay duvarlardır.

    Halep’te yaşayan Suriyeliler de Türkiye’deki halklar gibi özgür, eşit ve barış içinde yaşama hakkına sahiptir. Çözüm, sınırları genişletmek değil, bu sınırları kaldırmak ve halkların kendi kaderlerini tayin etme hakkını savunmaktır.

    Bahçeli’nin söylemleri, ne Türk ne de Suriyeli halkların çıkarına hizmet ediyor. Bu tür yayılmacı politikalar, yalnızca devletlerin savaş ve çatışma politikalarını meşrulaştırır.

    Barış, halkların kendi iradelerini ortaya koyduğu, sınırsız ve özgür bir dünyada mümkündür. Halep tartışması, bu hedefe ulaşmanın ne kadar zor ama bir o kadar da gerekli olduğunu bir kez daha göstermektedir.

    Devlet Bahçeli Halep Milliyetçilik
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıHayatta Kalma Mücadelesi: Tavuk, Tespih ve Ekonomik Kriz
    Sonraki Yazı Türkiye ve İran Arasında Suriye Gerilimi: İran Basını Türkiye’yi Uyarıyor

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.