Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Dört Yıl, Dört Kat Acı: İstanbul’da Emeğin Dramı
    Güncellendi:24 Aralık 2024, 20:50

    Dört Yıl, Dört Kat Acı: İstanbul’da Emeğin Dramı

    Asgari ücretle yaşayan işçilerin çaresizliği, Türkiye’nin ekonomik sistemindeki derin çatlakların bir sonucudur. Ancak bu çatlaklar, dayanışma ile tamir edilebilir. dayanışmanın ve öz-yönetimin önü açıldıkça, bu acı tabloyu tersine çevirmek mümkün olabilir.
    Asiye KarahanAsiye Karahan24 Aralık 2024, 20:47
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Geçtiğimiz günlerde İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce’nin sosyal medya hesabından paylaştığı ‘Acı Tablo: 4 Yılın Hikayesi’ başlıklı açıklama, Türkiye’de emek sınıfının yaşamsal mücadelelerinin çıplak bir özetini sunuyor.

    Gökce’nin açıklaması, asgari ücretlinin dört yılda maruz kaldığı ekonomik kaybı net bir biçimde ortaya koyuyor: 2020 Kasım’ında 3 asgari ücretle İstanbul’da temel yaşam maliyetleri karşılanabilirken, 2024 itibariyle bu maliyet 4,5 asgari ücret seviyesine ulaştı.

    Buğra Gökce, açıklamasında asgari ücretlinin maaşının neredeyse yarısının eridiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “4 yıl çalıştı, çabaladı, emek verdi, ter akıttı ama 4 yıl önce mutfağına aldığı kadar ekmeği, eti, sebzeyi şimdi alamıyor. Bugün 4 yıl öncesinden de kötü bir şekilde yaşıyor.”

    Bu tabloyu anlamlandırabilmek için çeşitli dinamiklere yakından bakmamız gerekiyor.

    Ekonomik Krizin Yükünü Kim Taşıyor?

    İstanbul’da yaşam maliyetinin dramatik artışı, özellikle emek sınıfının yaşam standartlarının düşüşü ile paralel ilerliyor. 2020’den bu yana temel gıda fiyatları, barınma maliyetleri ve enerji giderleri başta olmak üzere çeşitli kalemlerdeki artış, enflasyon rakamlarının da ötesine geçerek asgari ücretlinin çıkarabileceği hesapları altüst etti. Ancak bu yüklen kimin karşılaştığı sorusu, yanıtlanması gereken en temel meselelerden biri.

    Kapitalist düzen, krizlerin maliyetini genellikle çalışan sınıfların omuzlarına yıkar. İstanbul gibi büyük metropollerde bu yük daha da ğözle görülür hale gelir. Artan kıra fiyatları, ulaşım giderleri ve temel hizmetlerin pahalılaşması, özellikle düzenli bir gelirle yaşayan işçilerin günlük yaşam mücadelesini neredeyse imkansız hale getiriyor.

    Asgari Üretin Çöküşü

    Asgari üret, Türkiye’de işçi sınıfının büyük bir kısmı için tek gelir kaynağı. Ancak bu üret, sırf ‘asgari’ düzeyde hayatta kalmaya bile yetmiyor. Bu durum, sadece ekonomik politikalardaki yapısal sorunlardan değil, aynı zamanda Türkiye’de uygulanan emek karşıtı neoliberal politikaların bir sonucudur.

    4 yılda 1,5 asgari ücretlik farkın ortaya çıkması, sadece enflasyonun değil aynı zamanda kültürel ve sosyal bir bozulmanın göstergesidir. Bu, emeğin değerinin hiçe sayıldığının, çalışanların gelecek beklentilerinin yok edildiğinin kanıtıdır.

    Kolektif Çözümler

    Asgari ücretlinin yaşam standartlarındaki bu düşüş, bireysel çabalarla düzelemez. Krizden çıkışın temelinde işçilerin öz-yönetim mekanizmalarını kurması ve dayanışma ekonomileri yaratması yatar. İşte bir kaç öneri:

    Taban inisiyatifleri ve kolektif çalışma, işçilerin ve mahalle sakinlerinin kendi yaşam alanlarında sorunlara yönelik doğrudan çözümler üretmelerine olanak tanır. Mahalle dayanışma ağları, yerel toplulukların barınma, gıda temini ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için ortak kaynaklar oluşturmasını sağlar. Örneğin, dayanışma marketleri ve yerel takas sistemleri gibi girişimler, bireysel harcamaları azaltırken kolektif dayanışmayı güçlendirebilir.

    Sendika komiteleri ise işçilerin taleplerini daha etkin bir şekilde dile getirebileceği ve örgütlenebileceği bir zemin sunar. Bu komiteler, işyerlerinde ücret artışı, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sendikal hakların korunması gibi konularda aktif rol oynayabilir. Ayrıca, doğrudan eylemler düzenleyerek barınma, ulaşım ve enerji gibi temel hizmetlerde adil ücretlendirme ve erişim sağlanabilir.

    Politik baskı mekanizmalarının oluşturulması da bu sürecin önemli bir parçasıdır. Örneğin, Asgari Ücret Tespit Komisyonu gibi karar alıcı organların şeffaf bir yapıya kavuşturulması, işçi temsilcilerinin aktif katılımı ve bağımsız gözlemcilerin sürece dahil edilmesiyle mümkün olabilir. Böylece, alınan kararlar emekçilerin çıkarlarını daha iyi yansıtacak şekilde şekillendirilebilir.

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıDoğa İçin Barikat: Acarlar Köyü’nün Hayatta Kalma Savaşı
    Sonraki Yazı Bir Rüyanın Sonu mu?

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.