Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Bir Kent Hafızası ve Kolektif Mücadelenin Adı: Haydarpaşa Garı

    Bir Kent Hafızası ve Kolektif Mücadelenin Adı: Haydarpaşa Garı

    D. Şener YıldırımD. Şener Yıldırım9 Kasım 2024, 19:32
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Haydarpaşa Garı
    Haydarpaşa Garı | Fotoğraf: Hasan Can Bilici/Evrensel
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Bir kentin belleği, onun kaldırımlarında, duvarlarında, mekanlarında ve hatta demir raylarında saklıdır.

    Haydarpaşa Garı da İstanbul’un bu bellek dolu mekanlarından biridir. Bu gar, sadece bir tren istasyonu değil, tarihsel hafızayı ve bu kente dair bir aidiyet duygusunu temsil eder.

    Ancak, sermaye ve iktidarın yıllardır süregelen talan projeleriyle karşı karşıya; Haydarpaşa, “binaların, otellerin ve AVM’lerin” gölgesinde bir tarihi değer olarak hayatta kalmaya çalışıyor.

    2004’te Başlayan Haydarpaşa Direnişi: Trenlerden Betonlara

    Haydarpaşa’yı sermaye projelerine feda etmek isteyen ilk plan, 2004’te TCDD’nin Alman BOES firmasıyla yaptığı anlaşmayla başladı.

    230 bin metrekarelik alan, trenlerle değil, devasa otel ve ticaret merkezleriyle doldurulmak istendi. Amaç, tarihi bir garı, devasa binaların, çok katlı otellerin, alışveriş merkezlerinin bir parçası yapmaktı.

    Bedrettin Dalan döneminde Tarlabaşı Projesi ile başlayan 2000’li yıllarının başından itibaren artan bir şekilde İstanbul’un birçok mahallesi gibi Haydarpaşa Garı da sermaye destekli dönüşüm projelerinin odağı haline gelmişti. Bu projelerin ardında, kamusal alanların ve tarihî yapıların hızla özelleştirilmesi, ranta açılması yatıyordu. Bu noktada “Kent kime ait?” sorusu güçlü bir şekilde yükselmeye başladı.

    Haydarpaşa Garı ve çevresi için düşünülen projeler karşısında doğan Haydarpaşa Dayanışması, kent hakkını savunan aktivistlerin buluşma noktası oldu. Mimarlık camiasından Mücella Yapıcı* ve benzeri kent aktivistleri, dayanışma ruhuyla harekete geçerek bu projelere karşı direnişi başlattılar.

    Haydarpaşa Dayanışması’na destek veren kent savunucuları kamusal alanların özelleştirilmesine, tarihî mirasın yok edilmesine karşı direnerek “kent hakkı” kavramını yeniden şekillendirdiler. Kentin sadece sermaye çevrelerinin değil, orada yaşayan halkın da olduğunu fikri yayılmaya başladı.

    2008 yılına gelindiğinde ise dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Haydarpaşa projesinin 5 milyar dolarlık bir gelir potansiyeline sahip olduğunu ve bu projeyi engelleyenlerin ülkeyi bu gelirden mahrum bıraktığını açıkça dile getiriyordu. Bu açıklama, iktidarın Haydarpaşa’nın geleceğini, İstanbul halkının ihtiyaçlarından ziyade kâr odaklı bir dönüşüm projesi olarak gördüğünü ortaya koyuyordu. Ancak Erdoğan’ın 5 milyar dolarlık “hayali” karşısında halkın direnci ve kamusal alanı koruma iradesi çok daha güçlüydü. Haydarpaşa Dayanışması’nın bu mücadelede aldığı mesafe, kamusal alanların kolektif bir irade ile savunulabileceğini gösteren bir örnek oldu.

    u ortaya koyuyordu. Ancak halkın direnci, bu 5 milyar dolarlık hayalden çok daha büyüktü.

    Talan Projelerine Karşı Bitmeyen Mücadele ve Olimpiyat Adaylığı

    Haydarpaşa üzerindeki projeler ve sermaye baskısı hiç durulmadı. 2020 Olimpiyatları için Türkiye’nin adaylık başvurusunda Haydarpaşa Garı, kentin pazarlık unsurlarından biri olarak kullanıldı. Olimpiyat Komitesi projeyi kabul etmediğinde, Haydarpaşa bir kez daha kurtulmuştu. Fakat talan projeleri geri adım atmadı, aksine daha da büyüdü.

    2010 yılında onarım sırasında çıkan yangınla çatı katı büyük zarar gördü. Ancak asıl amaç “onarım” değil, tarihi bir yapıyı sermaye çıkarlarına uydurmak, asansörlü bir sistemle turistik cazibe merkezi haline getirmekti. Kadıköy Belediyesi ve Haydarpaşa Dayanışması’nın tepkileri, bu planların durdurulmasını sağladı; fakat iktidarın Haydarpaşa üzerindeki projeleri sona ermedi.

    Restorasyon, Arkeolojik Kazılar ve Turistik Trenlerle Göstermelik Bir Gar

    2017’de, garın yeniden trenler için kullanılacağını duyuran TCDD, bir koruma kurulu kararı ile arkeolojik kazılara başladı. Yedi yılı aşkın süre boyunca yapılan kazılardan sonra, peronların ve rayların yerleştirilmesiyle bir kaç turistik tren getirilmesi planlanıyor. Bir metropolde banliyö tren hizmeti bu şekilde bir turizm gösterisine dönüştürülmek istenirken, İstanbul halkının asıl ihtiyacı olan erişilebilir ulaşım hizmeti ise göz ardı ediliyor.

    Sermaye İttifakı ve Kültür Endüstrisi: Haydarpaşa’yı Kültür Turizmi ile Yutmak

    Geldiğimiz noktada, Haydarpaşa’nın ulaşımdan ziyade bir “kültür ve sanat merkezi” olarak pazarlanmak istendiği açık. Kültür Bakanlığı ve TCDD’nin imzaladığı kira protokolü, garın tamamen sermayenin eline geçmesi anlamına geliyor.

    İlgili bakanlıklar, Haydarpaşa’yı sanat ve turizm projeleri için özel sermayeye sunmaya hazırlanıyor. Sabancı gibi büyük sermaye gruplarının Haydarpaşa’ya göz dikmesi, bu mekana dair çıkar amaçlı beklentilerin büyüklüğünü gösteriyor. Kültür Bakanlığı’nın, bankaları ve sermaye gruplarını gara davet etmesi, bu projelerin, sermayenin kültürü tüketme amacının bir parçası olduğunu gözler önüne seriyor.

    Haydarpaşa: Sermayenin Pençesine Karşı Direnişin Hafızası

    Bugün Haydarpaşa’yı tamamen bir kültür endüstrisi malzemesine çevirmeye çalışıyorlar. Oysa bu kent hafızasının direnç sembollerinden biri. Bir tren garı, bir beton yığınına çevrildiğinde, o kent sadece hafızasını kaybetmekle kalmaz; kolektif hafızasını da yitirir.

    Haydarpaşa’ya dair olan mücadele, sadece bir garı değil, toplumsal dayanışmayı, kolektif mücadeleyi ve kente sahip çıkma bilincini savunmak anlamına geliyor.

    Bugün, Haydarpaşa Garı’na yapılacak her türlü müdahale, sermayenin betonlaşmış yüzüne karşı bir direniş çağrısı olarak karşımızda duruyor.

    Yıkılmak istenen sadece bir gar değil, kentin kolektif hafızasıdır.

    Haydarpaşa bir miras değil; ona sahip çıkanların, İstanbul’un gerçek sahiplerinin mücadelesidir.

    (*) Mücella Yapıcı, kente ve kamusal alanlara dair adaletin savunulması konusunda her zaman rol oynadı. Tarlabaşı’nda sermayeye yönelik projelere direnen, Gezi Parkı’nın yeşil alan olarak kalması için mücadele eden Yapıcı, bu çabaları nedeniyle haksız yere cezaevine gönderildi

    Haydarpaşa Garı Kent Belleği kent hakkı Mücella Yapıcı
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıÇanakkale Bayramiç’te Çevre Savunucularından “Cengiz Defol” Mitingi
    Sonraki Yazı İzmir’de Gözaltına alınan 7 kişiden üçü tutuklandı

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.