Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Bektaşi Devleti

    Bektaşi Devleti

    Bu yeni devlet, antik veya emperyalizm çağının, eski veya modern devletin de inkârı iddiasında: Tüm insanlığa barış ve mutluluk vaat ediyor. Arnavutluk nüfusunun yüzde beşini oluşturan Alevi-Bektaşilerin devletinin –tıpkı gelenekteki gibi- ordu, sınır muhafızları ve mahkemesi de olmayacak. Vatikan’ın dörtte biri büyüklükte olan bu devlet, simgesel de olsa barış ve hoşgörü çağrısı yapacak. Krallar, padişahlar, prensler, emirliklerle yönetilen İslam devletleri içinde –ama Avrupa topraklarında- böyle yeni bir devlet, görelim.
    AdminosAdminos8 Ekim 2024, 21:44
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Hüseyin Aygün-Birgün-26.09.2024

    Çağımızın en yaygın, en güçlü, en korkulan, en sevilen kavramı herhalde devlettir. Onun uğruna cephelere gidilir, ölünür, onun için bayrağa sarılınır, onun içindir tüm cinayetler ve sevaplar. “Devletin birliği ve bölünmez bütünlüğü” suçu, ceza yasalarında en ağır maddedir.

    Şu ülkenin –binlerce evladını hapishanelere, darağaçlarına ve dağlara vermiş- sosyalist kuşakları bile “Bağımsız Türkiye” diyerek yola çıkmıştı -Ona sonraları bir de Kürdistan eklendi-. Şu son yıllarda –anti-emperyalizm unutulunca ve alttan alta- bu sloganlar da epey değişti.

    Devlet denince hemen akla bir topluluk gelir. Devletin o topluluğun temsilcisi olduğu kabul edilir. Toprak, egemenlik, bayrak, ordu, yargı, eğitim ve kamu kurumları, vergi toplama, hapishaneler ve zor aygıtları, devletin ayrılmaz parçalarıdır.

    O ihtişamlı, büyük, ezeli ve ebedi devlet şu kocaman dünyada küçük bir toprak parçasının hâkimidir. Ve genelde sınırlarındaki komşularıyla hep kavga halindedir. Devlet kadar sınırlar da kutsaldır. -AKP devletine pek uymasa da- aslında sınırdan girmek, çıkmak kadar zordur.

    Kent devletlerinden imparatorluklara, ulus devletlerden sömürge devletçiklerine, insanların sınıflara bölündüğü tüm toplumlar, devletler kurdular. Devlet ortak bir anlaşmayı, sözleşmeyi, uyumu değil, çatışma ve uzlaşmazlığı temsil eder.

    ∗∗∗

    Bu geçen 20. yüzyıl, “ulus devlet”in çağıydı. Birinci Dünya Savaşı bittiğinde her ulusun bir devleti olması gerektiği herkesçe kabul edildi. Kayzer Wilhelm’in Hollanda’ya kaçışı, İmparator XVI. Louis’in kaçışının bir devamıydı. 1918 -bir tür- Avrupa 1792’siydi (B. de Jouvenel).

    Birinci Dünya Savaşı ile kurulan devletler, imparatorlukların –çoğunlukla gözü yaşlı- evlatlarıydı. İkinci Dünya Savaşı ile bağımsız devletler daha da arttı. Ama ne çatışmalar, ne de savaşlar son buldu. Devletin olduğu yerde sadece huzursuzluk vardı. İkinci Dünya Savaşı ile Amerikan ve Sovyet imparatorlukları soğuk savaş sahnesinde yerlerini aldı.

    Bugün Amerika’da, Avrupa Birliği’nde, Rusya’da devletler var. Balkan devletlerinin –bugün- sayısını dahi tam bilmiyoruz. Bunların egemenliği hep tartışma konusu. ABD ve ortakları, Slovaklara, Makedonlara, Hırvatlara, herkese minik devletler sundular. Öyle ki aralarında kargaşa, çatışma ve savaş devam etsin. Hâlbuki devletsizlik, insanın en eski hayalidir.

    İsmail Beşikçi’yi gözaltına alan polisler, bir keresinde “bu işlerle neden uğraştığını” sormuştu. O, polislere, dünyada kurulu olan yüz küsur devleti işaret edip, “Bir tane de Kürtlerin olsa ne zararı var?” sorusuyla cevap vermişti. Şimdi Amerika –tıpkı Balkanlar gibi- Kürtlere Kuzey Suriye’de de bir devletçik hediye etmekle meşgul. Oysa devlet var, devlet var.

    ∗∗∗

    Elli altmış Müslüman devletin olduğu ama –şu aralar güçten takatten düşmüş Suriye istisnası hariç- tekinin bile İsrail’e posta koyamadığı şu vicdansız çağda, yeni bir “Müslüman devlet”in ayak sesleri Arnavutluk’tan yükseldi. Bu, devletlerden -ve hele onun çatı örgütü olan Birleşmiş Milletler ’den (BM)- bıkmış insanlık için pek de heyecan verici bir haber değil.

    İçki içmeyi serbest bırakacak, kadınların başını kapatmayacak, “özgürlükçü Müslüman” ve “Vatikan tipi” bir devletin ilânı için düğmeye basıldı (İslam devletleri içinde, “özgürlük” denen şeyin zavallı hacmine bakar mısınız?). Bir zamanlar oraları “ıslah etmesi” için gönderilen Alevi-Bektaşi dede-babaların ardılları, şimdi bir devletin yapı taşlarını atacaklar. Böylece dünyaya, kan, terör saldırısı, kafa kesme ve bombalamalarla anılan İslam’ın, “başka bir yüzü” gösterilecekmiş.

    Bu yeni devlet, antik veya emperyalizm çağının, eski veya modern devletin de inkârı iddiasında: Tüm insanlığa barış ve mutluluk vaat ediyor. Arnavutluk nüfusunun yüzde beşini oluşturan Alevi-Bektaşilerin devletinin –tıpkı gelenekteki gibi- ordu, sınır muhafızları ve mahkemesi de olmayacak. Vatikan’ın dörtte biri büyüklükte olan bu devlet, simgesel de olsa barış ve hoşgörü çağrısı yapacak. Krallar, padişahlar, prensler, emirliklerle yönetilen İslam devletleri içinde –ama Avrupa topraklarında- böyle yeni bir devlet, görelim

    Bektaşilik Devlet Hüseyin Aygün
    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıBektaşiliği de kaybediyoruz
    Sonraki Yazı Kurbanların bulunmasından iki yıl sonra Feminist gruptan kadın cinayeti vakalarının devlet ve polis tarafından ele alınışına ilişkin metin

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Trump Yönetimi Neden Akademik Özgürlüğü Hedef Alıyor?

    1 Nisan 2025, 20:52

    Trump’ın mantığına karşı Lenin’in mantığı – Paul Le Blanc

    15 Aralık 2024, 13:03

    Ernest Mandel ve Geç Kapitalizmin Ekonomisi – Marcel Van Der Linden

    15 Aralık 2024, 12:54
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.