Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye’nin kuzeyinde artan gerilime dair kritik bir açıklama yaptı. Der Hafir, Halep’in Şeyhmaksut ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde Şam hükümetine bağlı grupların ve Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) provokasyonlarını kınayan SDG, ateşkes ihlallerinin sürdüğünü belirtti.
Ateşkes İhlalleri ve Sabotaj Girişimleri
Evrensel.net‘in haberine göre, SDG Basın İrtibat Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Şam hükümeti yanlısı grupların uzun süredir Der Hafir kasabası ve çevresinde şüpheli hareketlerde bulunduğu ve güçlerini kışkırtmaya çalıştığı vurgulandı. SDG’nin provokasyonlara rağmen itidalini koruduğu belirtilirken, ateşkesin ısrarla ihlal edildiği ifade edildi.
Açıklamada, “Ancak, güçlerimizi hedef almaya devam etmeleri halinde, meşru müdafaa çerçevesinde karşılık vermek zorunda kalacağız” denilerek olası bir çatışmaya işaret edildi. Ayrıca, Şeyhmaksut ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde de benzer hareketliliklerin yaşandığına dikkat çekildi. Bölgede artan devriyeler ve sürekli İHA uçuşları “açık ve belirgin bir provokasyon” olarak nitelendirilirken, mahalle dış mahallelerinde bu İHA’lardan birinin patlatıldığı bilgisi paylaşıldı.
“1 Nisan Anlaşması Tehlikede”
SDG, daha önce 9 Ağustos’ta da benzer bir açıklama yaparak Şam hükümetini ve HTŞ’yi 1 Nisan’da imzalanan anlaşmaya aykırı davranmakla suçlamıştı. Bu anlaşmanın, bölgedeki istikrarın korunması için kritik olduğu belirtiliyor.
SDG, saldırıların durdurulması için hem HTŞ’ye hem de uluslararası güçlere çağrıda bulundu. Diyalog ve ortak sorumluluk vurgusu yapılan açıklamada, saldırıların devam etmesinin “güveni tehdit ettiği” ve “Şam hükümetinin sorumlu olduğu savaş ruhunu yeniden canlandırdığı” belirtildi.
Açıklama, “Uluslararası toplumu ve hukuk kuruluşlarını ihlalleri durdurmaya ve anlaşmalara saygı gösterilmesini sağlamak için çalışmaya çağırıyoruz” sözleriyle son bulurken, SDG’nin halkın güvenliğini korumak için her türlü önlemi almaya hazır olduğu mesajı verildi.
Bu gerilimin bölgedeki siyasi dengeleri nasıl etkileyeceğini ve uluslararası aktörlerin bu duruma nasıl bir tepki vereceğini merak konusu.