Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Direnişin Gerçekleri ve Kabataş’tan Şehzadebaşı’na Aynı Senaryonun Yeni Perdesi
    Güncellendi:25 Mart 2025, 19:22

    Direnişin Gerçekleri ve Kabataş’tan Şehzadebaşı’na Aynı Senaryonun Yeni Perdesi

    D. Şener YıldırımD. Şener Yıldırım25 Mart 2025, 18:56
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Havuz medyası sadece yanlış bilgi vermekle kalmıyor, doğrudan kışkırtıcı ve tahrik edici bir rol oynuyor!

    Gözünüzün içine baka baka yalan söylemenin, gerçeği çarpıtmanın, manipülasyonun en pespaye hâlini sergiliyorlar. Televizyon ekranlarından, gazete manşetlerinden, sosyal medyadan her gün bir başka yalan pompalanıyor.

    Peki, gerçek ne?

    Gerçek şu: Yüz binler sokakta! Öğrenciler, işçiler, akademisyenler, kadınlar, çürümüş düzene karşı hep birlikte ayağa kalktı.

    Onlar ne yapıyor?

    Bütün bu öfkeyi bastırmak için eski numaralarına sarılıyorlar. “Terör, vandallık, provokasyon!” diye çığlık atıyorlar. Ama artık kimse inanmıyor. Çünkü herkes kendi gözleriyle gördü, kendi kulaklarıyla duydu!

    Yüz Binleri Yok Sayan Propaganda Makinesi

    Sarayın medyası, Türkiye’nin dört bir yanında ayağa kalkan yüz binleri görmek yerine, ısıtıp ısıtıp aynı kirli propagandayı servis ediyor. “Camiye saldırdılar, mezar taşlarını kırdılar, şehri yakıp yıktılar!” diyorlar.

    Ne kadar da tanıdık, öyle değil mi?

    Gezi’de de aynısını yaptılar. Kabataş Yalanı, Dolmabahçe Camii’nde içki içtiler yalanı… O gün o yalanları yayanlar şimdi nerede? Kimileri köşesine çekildi, kimileri hâlâ ekranlarda ama söyledikleri hiçbir şeyin bir değeri yok. Çünkü halk hafızasını kaybetmedi!

    Bugün aynı taktiği deniyorlar. Bir kez daha camileri, dini değerleri kullanarak toplumu kutuplaştırmaya çalışıyorlar.

    Mezarlık taşlarını kırıp provokasyon yapanlar kimler?

    Bunun gerçek failleri hakkında neden tek bir somut delil bile sunmuyorlar?

    Çünkü onların derdi gerçeği ortaya çıkarmak değil, kalabalıkları hedef göstermek, sokaktaki insanların üzerine polisi, sivil çeteleri salmak!

    Medyanın Rolü: Hakikati Öldürmek

    İktidarın propaganda aygıtları olan gazeteler, televizyonlar, “haber” ajansları… Bunlar artık gazetecilik yapmıyor. Bunlar birer operasyon merkezi! Görevleri yalnızca gerçeği çarpıtmak değil, aynı zamanda toplumu şiddete tahrik etmek. Muhalefeti sindirmek için kullanılan bir savaş aracı haline gelmiş durumdalar.

    Özgür Özel’in polise karşı şiddeti önlemek için yaptığı konuşmayı kestiler, biçtiler ve sanki polise saldırı çağrısı yapıyormuş gibi sundular. İşte burası çok önemli: Burada yanlış bilgi vermiyorlar sadece, doğrudan kışkırtıcı ve tahrik edici bir rol oynuyorlar!

    Amaç ne?

    Sokaktaki polislerin daha fazla şiddet uygulaması, protestocuların hedef haline gelmesi.

    Bu medya, halkın düşmanı konumunda!

    Gazetecilik etik değerlerini yok sayıyorlar. Eleştiri yapmaktan çoktan vazgeçtiler, en ufak bir farklı ses çıkarmıyorlar. Yalnızca tek bir merkezden gelen emirleri uyguluyorlar.

    Öğrencilerin Yürüyüşü ve Yeni Neslin Direnişi

    Bugün İstanbul sokaklarında binlerce üniversite öğrencisi Maçka Parkı’na doğru yürüyor. Boykotlar büyüyor, talepler yükseliyor. Gençlik, bu düzene teslim olmamaya kararlı. Çünkü artık herkes farkında: Bu bir seçim kavgası değil, bu bir yaşam mücadelesi! İktidar, hayatlarımızın her alanını kontrol etmek istiyor. Ne okuyacağımızı, ne konuşacağımızı, hangi haklarımızın olacağını onlar belirlemek istiyor. Ama işte, sokaklar bunu reddediyor!

    Gençler, rektörlerini seçmek istiyor. Gençler, yurt sorununa çözüm istiyor. Gençler, polis baskısına hayır diyor.

    Bunları konuşmak yerine ne yapıyorlar?

    “Teröristler sokağa çıktı” diyorlar. Çünkü asıl korktukları şey, gençlerin bir araya gelmesi.

    Baskı Artacak Ama Direniş de Büyüyecek

    Bugün protestoları terörize eden iktidar medyası, yarın daha büyük yalanlara sarılacak. Bugün öğrencileri hedef gösterenler, yarın işçileri, kadınları, akademisyenleri susturmak için yeni kampanyalar başlatacak. Ama şu gerçeği unutuyorlar: Ne kadar baskı yaparlarsa yapsınlar, bu öfke bir kere patladı!

    Bu mücadele, yalnızca bir seçim meselesi değil. Bu mücadele, yaşamak ile sürünmek arasındaki tercihtir. Kimse açlık sınırının altında yaşamaya razı değil. Kimse geleceğini cemaatlerin, mafyatik çetelerin insafına bırakmak istemiyor. Ve kimse, bu yalana daha fazla inanmıyor!

    Bugün yüz binler sokakta, yarın milyonlar olacak. İktidar medyası görmese de, biz birbirimizi görüyoruz. Onların yalanlarını ezbere biliyoruz. Ve artık bu düzenin değişmesi gerektiğini herkes biliyor.

    Şimdi bir soru soralım: Geleceğimiz için bu yalanlarla mı yaşayacağız, yoksa bu düzene karşı durarak kendi kaderimizi mi yazacağız?

    Bu soruya vereceğimiz yanıt, önümüzdeki günlerin kaderini belirleyecek!

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıBinlerce Öğrenci Osmanbey’den Maçka Parkı’na Yürüyor
    Sonraki Yazı OHAL Bu Hal Ya Da Modern Devletin Hukuk Garabeti

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.