Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Doğa İçin Barikat: Acarlar Köyü’nün Hayatta Kalma Savaşı
    Güncellendi:24 Aralık 2024, 20:50

    Doğa İçin Barikat: Acarlar Köyü’nün Hayatta Kalma Savaşı

    D. Şener YıldırımD. Şener Yıldırım24 Aralık 2024, 20:32
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Efes Selçuk’un Acarlar Köyü’nde, yağmur altında bir direniş vardı.

    RES’lere karşı bir araya gelen halk, “Yeter artık, daha fazla istemiyoruz!” diye haykırdı. Köy meydanında pankartlar açıldı, barikatlar kuruldu ve firma yetkilileri köyün girişinden içeri alınmadı.

    Bu, sadece birkaç rüzgâr türbinine karşı bir itiraz değil; yaşam hakkı için verilen bir mücadeleydi.

    Önce Arılar ve Kuşlar Terk Etti

    Her şey birkaç yıl önce başladı. İlk RES’ler köye geldiğinde herkes umutluydu. “Yatırım gelir, işler açılır” deniyordu. Ama işler öyle yürümedi.

    Kuşlar uçup gitti, arılar yok oldu. Köyün doğal dengesi bozuldu. “RES’ler ilk yapıldığında ilk olarak arılar ve kuşlar terk etti orayı” diyor Karaburun Kent Konseyi Başkanı Mustafa Özer. Doğa kendi sessiz çığlığını çoktan atmış, ama kimse duymamıştı.

    “Çekin Ellerinizi Toprağımızdan!”

    Köy halkı ise şimdi sesini yükseltiyor.

    Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel’in “Havamıza, toprağımıza, geleceğimize dokunmayın” sözleri, direnişin ruhunu özetliyor. İnsanlar yıllardır bir şeylerin peşinden koşan firmalarla mücadele ediyor.

    “Bir mermer ocağı, bir taş ocağı, sonra JES, sonra RES… Bitmiyor ki!” diye yakınıyor Sengel. Köylüler sadece kendileri için değil, çocuklarının geleceği için savaşıyor. “Bu toprak bizim, bizden alınamaz” diyorlar.

    Gürültü, Hastalık ve Yok Olan Zeytinlikler

    Halk sadece doğanın zarar görmesinden şikâyetçi değil. RES’ler köyde hayatı yaşanmaz hale getirmiş durumda. Gürültüden uyuyamayanlar, sabah yorgun uyanıyor.

    Zeytinlikler zarar görmüş, ağaçların verimi düşmüş. “Yaylaköy’de yaşayanların hepsi depresyon ilacı kullanıyor” diyor Özer. RES projeleri sadece enerji üretmiyor; huzursuzluk, rahatsızlık ve geçim sıkıntısı da üretiyor.

    Barikatlarla Gelen Direniş

    Direniş günü köylüler pankartlarını aldı, meydanı doldurdu. “Para değil doğayı kazan!”, “RES’e geçit yok!” diye bağırdılar.

    Toplantı yapılmasın diye köy meydanına barikat kurdular.

    Firma yetkilileri alana bile giremedi. Bakanlık yetkilileri ise halkın direnişi nedeniyle toplantıyı iptal etmek zorunda kaldı.

    Toplanan 200 imza, projeye karşı halkın kararlılığını gösteriyordu.

    Birlikten Güç Doğar

    Bu direniş, sadece Acarlar Köyü’nün değil, her köyün ve kasabanın hikayesi olabilir.

    Tarımın, hayvancılığın, doğanın tehlikede olduğu her yerde insanlar birleşip sesini yükseltebilir. Halkın “Birlik olmazsak kazanamayız” mesajı, bu direnişin neden önemli olduğunu anlatıyor.

    Yaşam Enerjiden Önde Gelir

    Köy halkı, “Bize elektrik değil, temiz hava, su ve toprak lazım” diyor.

    Doğruya doğru, dolabınızda yiyecek bir şey yoksa, elektrik ne işe yarar ki?

    Bu yüzden Acarlar Köyü’nün mücadelesi sadece onların değil, hepimizin mücadelesi.

    Çünkü bu toprak hepimizin, bu yaşam hakkı herkesin.

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıKırşehir Kaman’da Çiçek Hastalığı Alarmı: 12 Köy ve 1 Beldede Hayvan Hareketleri Durduruldu
    Sonraki Yazı Dört Yıl, Dört Kat Acı: İstanbul’da Emeğin Dramı

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.