Menüyü Kapat
AykırıAykırı
    Çok Okunanlar

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04

    Tebeşirle Yazılmış Bir Başkaldırı

    14 Nisan 2025, 22:38
    Facebook X (Twitter) Instagram
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Facebook X (Twitter) Instagram
    AykırıAykırı
    • Gündem
    • Toplum
    • Kadın
    • Ekoloji
    • Analiz
    • Söyleşi
    • Yazılar
    • Seçmeler
    • Kitap
    AykırıAykırı
    Anasayfa » Altın Madenleri Kimin Zenginliği, Kimin Felaketi?

    Altın Madenleri Kimin Zenginliği, Kimin Felaketi?

    Ceren ÇilliCeren Çilli14 Aralık 2024, 21:20
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp VKontakte Email
    Paylaş
    Facebook Twitter LinkedIn Pinterest Email

    Geçenlerde bir haberimizin altına ilginç ama bir o kadar da yaygın bir yorum düştü: “Altın değerli bir maden, 3-5 ağaç kesilse ne olacak? Karşılığında ülke zenginleşecek. Buna neden engel oluyorlar ki?”

    Bu bakış açısı, ne yazık ki birkaç kişin değil, kitlelerin gözüne perde inmiş bir şekilde düşüncesi. Çok fazla insan, bu sözlerin altında yatan yalanları sorgulama zahmetine bile girmiyor.

    Altın madenleri konusundaki hakikat, tam da bu yorumun görmezden geldiği yerde gizli: Bu altınlar çıkarıldığında ülkeyi zenginleştiren kim?

    Maden sahalarında nefes alamayan toprağın, şehirlerden çok uzaklarda, kuytularda koparılan ağaçların, zehirlenen derelerin hesabı kime sorulacak?

    Altın, kuşkusuza değerli bir maden. Ancak bu değerin kime ait olduğuna bir bakalım. Madeni çıkaran şirket, birkaç dev sermayedar. Onlar bu topraklardan tonlarca altın çıkardığında, bunun bir gramı dahi bizim cebimize girmeyecek. Ülkenin zenginleşmesi bir yana, bizim payımıza düşen tek şey, çıplak bir dağ yamacı, kuruyan ormanlar ve zehirli bir doğa olacak.

    İşini bilen bu şirketler, devasa maden sahaları açıp çıkardıkları altınla devasa kârlar elde ederken, bizlere bir şeyin propagandasını yapıyorlar: “Bu bir kalkınma projesi!” Oysa, bu kalkınma dedikleri şey, bizim çöküşümüz. Doğanın katledilmesi, sularımızın zehirlenmesi, yaşam alanlarından kopan hayvanlar ve nefes alamayan bizler.

    Öte yandan, madenciliğin yarattığı tahribat sadece bugünle sınırlı değil. Bu madenler kapandığında geriye bir enkaz kalıyor. Bir zamanlar hayat fışkıran toprak, artık yıllarca kendini toparlayamayacak. Ağaçları kökten koparılan ormanları yeniden var edebilmek, belki bizim yaşam süremizin yetmeyeceği bir mucize.

    İşte bu yüzden soralım: Neden karşı çıkmayalım? Neyi kaybedeceğimizi görmüyoruz belki de. Altının şatafatlı görüntüsü, bizden kaybolan yeşilin değerini unutturuyor. Oysa bir ormanın, bir dereyiŏ süzgün akışının, bir kuşun yuvasının yerine ne konabilir? Bu kayıpları geri alabilecek bir servet var mı?

    Altın, insanlığın gözünü böyle kör eden bir lanet aslında. Onun peşinden koşanlar, sonunda birşeylerin yok edildiğini bile bile devam ederler. Ama bilinsin ki, bu topraklara sahip çıkanlar, bu şirketlerin karşısında duranlar kaybeden değil. Onlar, geleceği ve doğayı savunanlar olarak tarih boyunca unutulmazlar.

    Madenciliğçi devlerin zenginleştiği bu sistemde, kaybettiğimiz şeyler bizim yaşamımız. Ve sormak gerek: Bizim hayatımız, şirketlerin karından daha az mı değerli?

    Paylaş. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr WhatsApp Email
    Önceki YazıPeki, Neden Bir Anarşistim?
    Sonraki Yazı Neden Anarşistim? Marksist Sosyalizmden Neden Ayrılıyorum?

    Bunlar da ilginizi çekebilir

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    1 Mayıs 2025: Cop, Gaz, Ters Kelepçe!

    1 Mayıs 2025, 18:45

    1 Mayıs: Bu Topraklarda Emek, Direniş ve Unutulan Umut

    1 Mayıs 2025, 12:04
    YAZARLAR
    D. Şener Yıldırım

    D. Şener Yıldırım

    Bir Gülüş Gitti, Bir Direniş Kaldı Ardında

    3 Mayıs 2025, 21:49

    Asiye Karahan

    Asiye Karahan

    Adaletin Maskesi Düştüğünde: Sacco ve Vanzetti’nin Sessiz Çığlığı

    9 Nisan 2025, 22:40

    Ceren Çilli

    Ceren Çilli

    “Bir Duvara Yaslandım ve Ağladım”

    8 Nisan 2025, 23:28

    Deniz Özel

    Deniz Özel

    Barikatların Ardında Üç Ses: Michel, Clément ve Courbet

    7 Nisan 2025, 00:13

    Haşmet Demirel

    Haşmet Demirel

    Neo-Liberal Taşların Döşediği Faşist Ruh

    27 Mart 2025, 17:57

    • Facebook
    • Twitter (X)

    Analiz ve Yorum

    Umut Maskesi Altında Sınıfsal Tasfiye

    3 Mayıs 2025, 13:29

    Barcelona 1936: Bir Şehir Nasıl Anarşistleşti?

    7 Nisan 2025, 21:48

    Kamu Vicdanına Çağrı: Boykot!

    1 Nisan 2025, 20:13

    Direniş Karnavalları: Geziden Üniversite İsyanlarına Anti Otoriter Sol

    1 Nisan 2025, 19:15
    Aykırı
    Facebook X (Twitter) Instagram Pinterest YouTube
    • Aykırı
    • Yayın Politikası
    • Gizlilik Politikası
    • Bize Katılın
    • İletişim
    Uygulama Fikir Meclisi tarafından geliştirilmiştir

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.